3 Kasım 1839'da okunan Tanzimat Fermanı, Türk tarihinde demokratikleşmenin somut ilk adımıdır. Aslen II. Mahmut döneminde planlanmasına rağmen, II. Mahmut'un ölümünün ardından oğlu Abdülmecit döneminde dışişleri bakanı Mustafa Reşit Paşa tarafından okunmuştur. (Gülhane Parkı'nda okunması nedeniyle) Gülhane Hatt-ı Hümayunu veya Tanzimat-ı Hayriye de denir.
Bu fermanla devlet kendisini yenilemesi gerektiğini söylemiştir. Fermanda yer alan başlıca konular:
Tüm vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması,
Yargılamada açıklık,
Vergide adalet,
Erkeklere dört yıl mecburi askerlik,
Rüşvetin ortadan kaldırılması olmuştur.
Bu ferman sayesinde padişahların yetkileri meclislere ya da kişilere devredilmiştir. Buradaki amaç, iktidarı saraydan alıp bürokrasiye vermek ve devlet yönetiminde merkezileşmeyi sağlamaktı. Fermanda verilen bütün sözlerin tamamen yerine getirilememesine rağmen bu çabalar, çağdaşlaşmaya ve cumhuriyet fikrine önayak olmuştur.
Tanzimat Fermanı'nın okunmasından I. Meşrutiyet'in ilanına kadar geçen dönem, Osmanlı tarihinde Tanzimat Dönemi olarak anılır.
Kaynak
--------------------------------------------------------------------------------
Anlatımı
Batılı devletlerin siyasi – idari alandaki tavsiye ve taleplerinin amacı imparatorluğun bütün uyrukları arasında tam bir eşitliğin sağlanması yönündedir. Gerek Mısır sorunu, gerekse imparatorlukta yaşayan Ortodoksların mağduriyetini ileri sürerek nüfuzunu artırmaya çalışan Rusya’yı engelleyebilme amaçlarıyla, İngiltere ve diğer Batılı devlet taleplerine oldukça sıcak bakılmıştır. Bu alanda özellikle Hıristiyan unsurların korunması yönünde gelişmelere tanık olunmaktadır. 1839 tarihli Gülhane Hatt-ı Hümayunu ve 1856 tarihli Islahat Fermanı başta olmak üzere Tanzimat Dönemi uygulamaları bir açıdan, bu bağlamda ortaya çıkmışlardır.[1] II.Mahmut uyruklar arasında eşitliğin sağlanmasında zarardan çok yarar görmekteydi. Bu yolla Batılıların hem ‘’civilisation’’(uygarlık)larına girme hem de Avrupa devletleri genel hukukuna bağlanma isteklerine olumlu cevap vermiş sayılacağını hesaba katıyordu.[2]
Mustafa Reşit Paşa, II.Mahmut öldüğünde İngiltere’de bulunuyordu. Abdülmecit tahta çıktığında İstanbul’a gelerek Tanzimat hazırlıklarına başladı. “Abdülmecit’in Dışişleri Bakanı Mustafa Reşit Paşa, Batı uygarlığına hayran bir devlet adamıydı. Elçilik yaptığı Paris ve Londra’da bu ülkelerin yönetim sistemlerini inceleyip yakından tanıma imkanı bulmuştu. Mustafa Reşit Paşa, devlet yönetiminin her din ve mezhepten tebaa’nın hak ve hürriyetlerini güvenceye alacak ve kanun hakimiyetini tesis edecek şekilde yeniden düzenlenmesini istiyordu. Bu düzenlemeleri öngören bir ferman yayınlaması halinde, Batılı ülkelerin Hıristiyan tebaanın haklarını bahane ederek, Osmanlı’nın içişlerine karışmayacağına, düzenin yeniden sağlanacağına ve böylece çöküşün durdurulacağına inanıyordu”[3].
Reşit Paşa, fikirlerini Sultan Abdülmecit’e açarak, ıslahatın gerekliliğini anlattı. “Abdülmecit de, M. Reşit Paşa’nın fikirlerini kabul etti. Fermanın hazırlanmasını M. Reşit Paşaya bıraktı. Bu görevi üzerine alan M. Reşit Paşa, geceli gündüzlü çalışarak, kendi kalemi ile bir ferman sureti hazırladı, Abdülmecit’e okudu. Fermanı beğenen Padişah, temize çektirip imza etti. Padişahın imzasını taşıyan tebliğ ve emirlere “Hatt-ı Hümayun” denildiği için bu ıslahat projesine de “Hatt-ı Hümayun” denildi. Gülhane Parkı’nda okunduğu için de “Gülhane Hatt-ı Hümayun” denildi”[4].
Şekli bakımından ferman niteliğinde olan Gülhane Hatt-ı Hümayunu, o dönemin bozuklularının nedenlerini sayarak işe başlamakta ve devamında temel amacın mülk ve milleti ihya etmek olduğunu bildirmektedir. Devlet idaresinde yeni bir düzene gidileceğini göstermekte ve padişahın sınırsız hakimiyetini sınırlamaktadır. Padişah’ın Tek yanlı iradesinin ürünü olan bu belge, bizzat kendisinin kanunlara uyacağını taahhüt etmektedir. Eşitlik sorunu da önemli bir konu olarak ele alınmakta ve din, dil, mezhep farkı olmaksızın herkesin yasalar önünde eşit olduğu beyan edilmektedir. Belgede ifade edilenlerin güvencesi ise, padişahın bu esaslara uyacağını bildirip yemin etmesinden ibarettir. Ayrı bir teminat ve denetim müessesesi öngörülmemiştir.[5] Padişah, Ferman’ın sonuna doğru bu esasların bütün ülke halkı için ilan edildiğini belirtmiş ve bu gelişmenin yabancı elçiliklere de duyurulmasını istemiştir.[6]
[1] Suna Kili, Türk anayasaları, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1982 s.69.
[2] E.Z.Karal, ‘’Gülhane Hatt-ı Hümayununda Batının Etkisi’’, Belleten, C.XXVIII, Sayı 112 (Ekim 1964), s.594.
[3]Şükrü Karatepe, “Tanzimat Reformları ve Çelişkileri”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.722.
[4]Tahsin Ünal, Türk Siyasi Tarihi, Emel Yayınları 5. Baskı, Ankara, 1978, s.235.
[5] Teoman Ergül, Anayasal Düzenimizin Geçirdiği Aşamalar, Olgaç Basımevi, Ankara, 1981, s.117.
[6] GHH metni: Feridun Server, Anayasalar ve
Tanzimat Fermanı Nedir ?
Gönderen
Tarihâne
10 Mayıs 2009 Pazar
0 yorum:
Yorum Gönder